31 Mayıs 2009 Pazar

18 Bomba


Stuttgart'ın stadyumu modern futbol sahasına çevirme çalışmaları sırasında 18 tane bomba bulunmuş. Bizim medyada haber tehlike vs. şeklinde geçse de Stuttgart'tan bir yetkili bombaların asla ne seyirciye ne de futbolculara karşı bir tehlike olduğunu söyledi. Daha fazla bomba bulunabilirmiş.
Bu haber tehlikesiz olsa da 2. Dünya Savaşı'nın Avrupa ve Dünya medeniyetlerin topraklarına nasıl bir düşmanlık ektiğini anlayabilmemiz açısından bizim gibi savaştan uzak büyüyen bir nesil için çarpıcı bir haber. Stuttgart Daimler ve Porsche gibi sanayi devlerinin başkenti olması dışında Naziler'in yahudileri toplama yerlerinden biriydi. Stratejik öneme sahip bir yer olması sebebiyle en çok bombalanan Alman şehirlerinden birisidir. O dönemde bulunan binaların %68'inin bombalamalarla yıkıldığı biliniyor.
Stuttgart'tan o yıllarda bir foto. Sonuç, savaş kötüdür, bombaları atanlar da yapanlar da.


Magic Finalde

4'te başlayan maçı beklerken Cumartesi gecesi içilen içkilerinde etkisiyle 4'ü 5 geçe sızmam sayesinde izleyemedim. Beklediğim şey olmuş, Magic Lebron'u (Lebron diyorum çünkü hakkatten tek başına oynuyor adam) ezip finale kalmış. Hidayet'i tebrik ediyorum, gurur verici. Böyle bir takımın skor anlamında değil ama saha içinde lideri olan bir takım favoriyi ezip finale çıkıyorsa herkes de ayakta alkışlamalı. Gs üzerinden reklam diyenler bakalım Hido'yu nasıl onore edecekler. Lambuja analiz yapmış okuyun.

29 Mayıs 2009 Cuma

Çocuklarınızı Gazetecilikten Uzak Tutun

Çarşı'nın resmi sitesinde yazılan yazının başlığı bu. Yazı detaylı değil ama çok açık ve net ifadelerle taşı gediğine koyuyor. Bir taraftar grubunun bu denli net tavır alabilmesi gurur verici. Yazı aşağıda buyrun,

" Çocuklarınızı gazetecilikten uzak tutun21 mayıs 09 tarihinde yayınlanan 32. gün programını seyrettinizmi bilmiyorum ama seyretmediyseniz çok şanslısınız. Çünkü gecenin bir yarısında sinir harbi olmaktan kurtulmuşsunuzdur.Programda bir tarafta Vakit gezetesinin yazarları, hani şu aydın kesimi yada savcıları hedef gösteren, eli silahlı kişilere yön verdiği idda edilen gazetenin yazarları. Diğer tarafta ise Cumhuriyet gazetesinin, laik, demokratik, sosyal hukuka inanan yazarları bulunmaktaydı. Program tam on dakika sürdü fakat bu on dakika içinde hakaretler, küfürler, tehtidler diz boyunu bırakın, gırtlak boyuna ulaştı sanki. Mahalle savaşı vardı stüdyoda. Maalesef bunların hepsi bu ülkenin gazetecileriydi. Hani şu bizim HINÇAL ULUÇ un meslektaşlarıydı. Vakit gazetesinin yazarları bildiğimiz gibi aynı uslup ve aynı havada saldırganlık boyutuna gelmiş ve ağızları iftiralarla dolu insanlardı. Dedik ya, bunlar Hıncal’ın meslektaşları.Çocuklarınızı Karşıyaka maçlarına yollamayın diyen Hıncal’ın meslektaşları.Artık elimize bir gazete almaktan korkar olduk. Her an bir kan damlası elimize bulaşır diye. Tv ise sadece maçlardan maçlara seyreder olduk. Gün geçtikçe gazete camiasının mürekkebi kirlenir oldu.Bizim de korkumuz, ileride çocuklarımızın üstüne bu kirli mürekkebin sıçramasıdır.Bu yüzden; anneler, babalar, elinizden geldiğince çocuklarınızı gazetecilik mesleğinden uzak tutun. Bir gün belki sizin çocuğunuz da; eli silahlı katillere birilerini hedef gösterir.Bir gün belki sizin çocuğunuzda; HÜSEYİN ÜZMEZ gibi, çocuk istismarı ve tacizi suçuyla hakim karşısına çıkabilir.Bir gün sizin çocuğunuz da; bazıları gibi provakatörlük yapar gazete köşelerinde, belkide ayağından vurulup reklamını yapar magazin köşelerine.Belki Allah çocuğunuza yürü ya kulum der ve çocuğunuz medya patronu oluverir. Sonra çocuğunuzun adı bir çok ihalelerde geçer, fesatlık karıştırır ihalelere yada hükümetle iş birliği yapar. Hanutçu olur çocuğunuzun adı. Sonra hükümetle ters düşer, kirli çamaşırlar ortaya atılır.Ya da işleri bereketli gitmez, para kazanmak için büyük şirketlerin açıklarını kollar. “Ya reklam verirsin” der. “Ya da senin haberini yaparım” diye şantajcı olur çocuğunuzun adı.Araştırmadan, kurcalamadan, yalan yanlış yazılar yazar köşesine ve bazı ağabeyleri gibi binlerce kişinin ağını alır çocuğunuz.Ya da ülkenin en büyük teröristine “Sayın başkanım” der. Onunla röportajlar yapar o teröristi Türk halkına başka türlü tanıtmaya çalışır. “Bakın o da Galatasaraylıymış, bizim gibi” der. “Onun da duyguları var, çocuklarla top oynayıp eğleniyor” der. Çocuğunuz Türk halkına bu katili masummuş gibi gösterir. Sonra siz ona sorular sormak zorunda kalırsınız. “Çocuğum dersiniz bu güne kadar bir Amerikalı gazeteci amerikanın teröristiyle, usame bin ladinle röportaj yaptımı? Ya da çocuğum bir ingiliz gazeteci bu güne kadar İRA’yla röportaj yaptımı, yada onları masummuş gibi gösterdi mi?” diye sorular sormak zorunda kalabilirsiniz.Belki de çocuğunuz hakemlikten zıplar bu gazetecilik mesleğine. Tv ler de spor programları yapar, gazetelerde köşe yazarı olur. Tv de; gelecek nesillere örnek olsun diye belden aşağı ve argo kelimeler kullanır. Acayip benzetmeler yaparak söylemek istediğini anlatmaya çalışır insanlara. Aslında benzetmeleri küfürden daha beterdir daha ayıptır. Bunları seyrederek gazeteciliğin ne kadar dejenere olduğunu düşünürsünüz.Canlı yayında gazetecilerin birbirine ettiği hakaretleri görünce. Bir iç savaş çıkmaması için Allah’a dua edersiniz. Kim bu adamlar diye düşünürsünüz. Sonra aklınıza gelir, ONUN’un meslektaşı oldukları. Peki yukarıda anlattıklarımızın dışında hiç mi bir şerefli gazeteci yok? Ya da bu mesleğin hiç mi şerefi kalmadı?Tabi ki var. Şerefiyle, Namusuyla hala bu ülke için didinen, kalemlerini bitiren ustalar var. VURULDUK HEY HALKIM DİYENLER HALA VAR.Ama yozlaşan dünyanın hızına baktıkça, TMSF hükümetin akrabalarına medya kuruluşlarını sattıkça, medyalar yandaşlaştıkça, şakşaklaştıkça, sizin çocuklarınız bu şerefli gazetecilerin, bu ustaların, çırakları olmaya hızı yetmeyecektir.Boşu boşuna çocuklarınızı bu yarışa sokmayın.Çocuklarınızı gazetecilikten uzak tutun..!

Tolga Özşener - 25.05.2009 "

28 Mayıs 2009 Perşembe

Barcelona

Barcelona yüzbinlerce üyesi, geliri, transfer gücü, prestiji full dolu büyük bir stadı olan bir kulüp. Bu açıdan bakıldığında bu başarısı ve başarılı sürpriz gibi gözükmüyor. Barcelona'nın kadrosuna baktığımızda ise bizim zihniyetimizle onların zihniyeti arasındaki fark gözüküyor.
Barcelona'nın şu anki teknik direktörü kulübün altyapısında yetişmiş ve B takımı hocalığı yapmış Guardiola, kaleci Valdes kötü sezonlar geçirse de üzerinde ısrar edilen, zaman zaman hatalar yapsa da kaledeki yeri garanti olan bir isim. 82 doğumlu kaleci Barca'ya 92 yılında gelmiş. 87'li Pique 3 sezon kiralık gittikten sonra bu sezon tekrar yuvaya dönmüş, Madrid maçında golü atarkenki hırsı bunu gösteriyordu zaten. Büyük kaptan Puyol Barcelona saflarına 17 yaşındayken katılmış. Orta sahayı hem milli takımda hem de Barcelona'da domine eden ikili Xavi ve Iniesta ikiside 11 yaşındayken keşfedilip altyapıya kazandırılmış. 87'li Messi 13 yaşında Arjantin'den İspanya'ya yaptığı yolculuğu Barcelona'da keşfedilmiş. Birçok kişiye göre dünyanın en iyi futbolcusu olan bu arkadaş Arjantin'e de Dünya Kupası'nı götürecek gibi. 1990 doğumlu Bojan Krkic kadro içinde çok aktif görev alamasa da girdiği dakikalarda oynadığı futbol ve attığı gollerle uzun yıllar futbol dünyasının içinde bir yıldız olarak kalacağı kesin. O da Barcelona B'ye 16 yaşındayken katılmış. Kadrodaki diğer kaleci Jorquera'da 1994'ten beri Barcelona'da. Bu sezon kadroyu zorlayan ve birçok maçta görev alan Busquets'de 16 yaşında Barcelona'ya katılmış. Victor Sanchez ise bu sezon 3 maçta oynamış ve o da altyapıdan. Yakın zamanda daha çok ilk 11'de görebileceğimiz bir isim.
24 kişilik kadrosunda 9 oyuncuyu altyapıdan çıkaran seneye 91 ve altı jenerasyonunda bulunan Gai Assulin gibi oyuncularında bu kadroyu zorlayacağını düşünürsek Barcelona'nın başarısının sadece maddi gücüyle alakalı olmadığını, sportif kimliğinin başarısını görebiliriz. Bizim gibi kulüpler açısından Barcelona gibi büyük bir kulübün böyle davranıyor olması öğrenmesini bilene ders niteliğindedir.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Rouge et Vert Nous Sommes Meilleurs

Geçen sezonun özeti bir video yapılmış. Seyredelim.

İlgili aramalar: karŞiyaka - ksk - ÇarŞi

26 Mayıs 2009 Salı

Adieu Maldini

Maldini'nin resmen itin götüne sokularak gönderilmesinin ardından Curva Sud'un lider grubu BRN bir açıklama yapmış. Olayların öncesi için, aceto'dan bilgi almak gerekebilir. Sonrasının tercümesi aşağıda.


""Curva Sud'un yapmaya niyetlendiği şeyin italyan basınında yanlış bir şekilde yer almasıyla Milan Roma maçında olanlara açıklık getiriyoruz.

Maç sırasında Paolo Maldini'ye teşekkürlerimizi (şükranlarımızı) sunduğumuz 2 pankartı açtık.

İlki, takımların sahaya girdiği sırada,

"GRAZIE CAPITANO: SUL CAMPO CAMPIONE INFINITO

MA HAI MANCATO DI RISPETTO A CHI TI HA ARRICCHITO"
(teşekkürler kaptan: saha içinde tükenmeyecek bir şampiyonsun ama seni yüceltenlere saygı göstermeyi unuttun)

2. yarıda ise
""PER I TUOI 25 ANNI DI GLORIOSA CARRIERA SENTITI RINGRAZIAMENTI

DA COLORO CHE HAI DEFINITO MERCENARI E PEZZENTI"
(25 yıllık başarılarla dolu kariyerin için sana paralı asker ve rantçı dediğin renklerden teşekkür)

Açıklamak isteriz ki pankartlarımız tartışma yaratmak için değil sadece futbolcununun fanlarına olan tutumunu kariyeri boyunca defalarca söylediği sözlerle göstermekti. Bunlardan en hoş olmayanı ise "fakir rantçılar" cümlesiydi ki kendisi bunu IStanbul dönüşü takıma yakın olmak için 800 euro harcadıktan sonra söylemişti.

25 yıllık kırmızı siyahlı kariyerinde maldini'ye karşı birşeyler bulabilmek hayli zor. Milan - Roma'a maçında bile sadece şarkı söylerken bize (Curva Sud) karşı hareketleri ve sözleri sonrası biz provakatif bir cevap olarak sadece Franco Baresi'nin bayrağını gösterdik.

Bizim için önce olan her zaman önce olacaktır
Gerçeği anlamak için

Maldini'nin örnek gösterdiği gibi: sadece saygı

UZlaşmadan, alayına curva sud milano"


*Tercüme birebir benim tarafımdan yapılmıştır, %100 doğru değildir ama anlam karmaşası yarattığımı düşünmüyorum, düzeltmeler için yorum kısmını kullanabilirsiniz. Açıklamanın bir kısmı Berlusconi ile alakalı olduğu için oraları almadım.







Dünya Havlu Günü Kutlu Olsun


Havlu: otostopçunun galaksi rehberinin havlular konusunda söyleyecek bir çift sözü bulunmaktadır. bir havlu der, yıldızlararası seyahat eden bir otostopçunun sahip olabileceği neredeyse en işe yarar şeydir. bir kere pratikte büyük değeri vardır -jaglan beta'nın soğuk aylarında yol alırken ısınmak için ona sarınabilirsiniz; santraginus v'nin ışıl ışıl mermer kumsallarında baş döndürücüdeniz buharını içinize çekerken üzerine yatabilirsiniz; çöl dünyası kakrafoon'un kıpkırmızı ışıldayan yıldızlarının altında onu üzerinize örtüp uyuyabilirsiniz; ağır ağır akan moth ırmağıüzerinde seyrederken mini salınıza yelken yapabilirsiniz; yumruk yumruğa dövüşlerde kullanmak üzere ıslatabilirsiniz; zehirli gazlardan korunmak ya da traal'ın kurt-gibi-acıkmış cırtlak canavarı'nın bakışlarından (aşırı aptal bir hayvandır, onu göremiyorsanız sizi görmediğini sanır ve sizi görmez - ot kadar aptal, ama çok çok açtır) kaçmak için başınıza sarabilirsiniz; acil durumlarda havlunuzu imdat işareti olarak sallayabilirsiniz ve tabii ki, hala yeterince temiz görünüyorsa onunla kurulanabilirsiniz. daha da önemlisi, bir havlu büyük psikolojik değere sahiptir. herhangi bir sebeple, şuursuz bir gezgin (şuursuz gezgin: otosopçu olmayan) bir otostopçunun yanında havlusunun olduğunu fark ederse, otomatik olarak bir diş fırçası, yüz koruyucu maske, sabun, bir kutu bisküvi, termos, pusula, harita, bir yumak ip, sivrisinek ilacı, yağmurluk, uzay giysisi vs. vs. olduğunu da varsayacaktır. üstelik bunun da ötesinde o şuursuz gezgin bunlardan herhangi birini veya otostopçunun kazara "kaybetmiş" olabileceği bir düzine başka eşyayı ona seve seve ödünç verecektir. çünkü o şuursuz gezgin, otostopla galaksiyi kateden, yalnızca temel ihtiyaçlarını gidererek zorlu şartlarda yaşayan, korkunç tehlikelerle savaşıp galip gelen ve hala havlusunun yerini bilen birinin hiç şüphesiz baş etmesi güç biri olduğunu düşünecektir. bu nedenle, otostopçu argosuna geçmiş bir deyiş vardır: "hey, düzayak ford prefect ile hiç tanfırdedin mi? o havlusunun nerede olduğunu bilen bir süpdüzayaktır." (tanfırdemek: tanışmak, farkına varmak, sevişmek; düzayak: gerçekten düzgün bir herif; süpdüzayak: gerçekten de şaşırtıcı derecede düzgün herif.) ...... "yanında havlu var mı?" diye arthur'a aniden sordu ford. üçüncü arjantinini bitirmeye uğraşan arthur dönüp ona baktı. "neden? şey, hayır... olmalı mıydı?" artık şaşırmaktan vazgeçmişti, çünkü bunun bir anlamı yoktu. ford sinirle dilini şaklattı. "iç," diye ısrar etti. (otostopçunun galaksi rehberinin üçüncü bölümünden) douglas adams

Sinan Engin


Play-off mağlubiyetinden sonra yazacak çok şey vardı ama elim kaleme gitmiyor, klavyeye ise dokunamıyorum. Düzelicem ve yazıcam tekrar, zira bu sezonu kelimelere dökmek gerek ama bugün birşey gördüm ki tarihe not düşmek adına paylaşmasak olmaz.


Şimdi Sözünde Durma Zamanı! (Video Haber)

25.05.2009 13:38:00
Tüm bilgeliğini ortaya koymuş ve bir kehanette bulunmuştu: “Beşiktaş’ı bir daha şampiyon yapsınlar, kendimi s….ririm” demişti… Beşiktaşlılar C.tesi gecesini heyecanla ve merakla beklemeye başladı…

"Söz vermek, göz vermeye benzemez!" derler...

Verdin mi, arkasında duracaksın...

Arkasında durmadın mı, senin arkanda durmaya istekli çok kişi olur...

O, büyük bir cesaretle ortaya atıldı, kamuoyuna bir söz verdi...

"Beşiktaş takımını bir daha şampiyon yapsınlar, kendimi s....ririm" dedi...

Beşiktaş şampiyonluğa koşuyor...

Cumartesi gecesi şampiyonluğunu ilan edip, Pazar gecesi İnönü'de kupa kaldırmaya hazırlanıyor...

Şimdi tüm Beşiktaşlılar o "sözün" peşinde...

Kaldırılacak kupaların 2 adet olması bir şeyi değiştirir mi, bilinmez...

Ancak "o" sözünün eri, tükürdüğünü yalamayan, ağzından çıkanın arkasında duran bir kişiyse, gerçekleştirilecek bu faaliyetin de acilen tören programına dâhil edilmesi bekleniyor...

(*) Medyaspor'un umuma açık "genel" haberidir. Herkes bunu kullanabilir.



20 Mayıs 2009 Çarşamba

Bir Etkinlik

Arkadaşlarımın özveriyle kurduğu ve devam ettirdiği mutlu olalım derneği'nin partisi var, herkesi bekleriz.

"Mutlu Olalım Projesi kapsamında yapılacak partinin geliri hastanelerde kalan çocuklarımızı mutlu etme faaliyetleri için kullanılacaktır. Hastanede gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerimizi daha çok çocuğumuza ulaştırmak ,ilk olarak; İzmirdeki hastanelerdeki daha sonra tüm Türkiyedeki çocuklarımızı mutlu etme çabamıza kaynak yaratmak amacıyla partinin gelirini kullanmak istedik. Böylece her 23 Nisan ve bayramlarda çocuklarımıza hediyeler verecek ve aktivitelerimizin sürekliliğini sağlayabileceğiz.
GELİN SİZ DE BİR ÇOCUĞU MUTLU EDİN!!!

www.mutluolalim.com
Mekan : Sardunya
Giriş : 12 ytl (+1 yerli içki dahil)
DJ BJ & DJ ONUR

Bilet satış noktaları :

Alsancak : Sardunya
Bornova : Lemon kafe & Kaos kafe
Çankaya : Trigon müzik
(Etkinlik gecesi Sardunya Kapıdanda satış var)
Bilet satışı 500 kişi ile sınırlıdır..."

19 Mayıs 2009 Salı

Yeni Beste


Giderken bizi ağlatan, dönerken çıldırtan beste.

Yeşil Kırmızılı Bir Forma
Üstünde Ay Yıldızlı Arma
Bağlanmışız Bir kere Sana
Karşıyaka'lıysak eğer
Bu sevda mezarda biter

Geçti ömrümüz yollarında
Soldu gençliğim baharında
sever miyiz böyle bir daha
Karşıyaka'lıysak eğer
inanki hayat buna değer

Gelsek bile 90 yaşına
Koşarız her hafta maçına
almasan da sen hiçbir kupa
Karşıyaka'lıysak eğer
Seninle olmak bize yeter

Bir gün girsek kara toprağa
Yeşil kefen kırmızı gonca
Çok sevmişiz Ömür boyunca
Karşıyaka'lıysak eğer
Gerisini sen doldur kader.

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Haydi KafKaf Final

Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı. Hadi lan bir maç kaldı.

12 Mayıs 2009 Salı

Haydi KafKaf #4

Biri yazmış foruma,

Tanrı’ya yazalım bir dilekçe
Özgürüm’ü göndersin bize
Sadece bir günlüğüne....
Yine geçsin en başa
Gözü sahada, bir el havada
Ağzı açık dinlesin bizi, başkent Ankara..
Pazar akşamı maç bitince
Kupa Özgürün ellerinde
Ve herkesin yüzünde huzurlu bir gülümseme
Özgürün izni bitti
Kanatlandı cennete,
Herkes inanırsa çıkarız süper lige
Boşuna çekilmedi bu acılar bu çile
Haydi Kaf-Kaf saldır, son bir kere
Kupayı getirin bize...götürelim Özgüre...

10 Mayıs 2009 Pazar

Haydi Kaf Kaf #3

Ligde 2 kez 3 atarak yendiğimiz Boluspor son maçında Güngören'e son 2 dakikada 3 gol atarak hem Güngören'i düşürdü hem de bizim rakibimiz oldu. Son maçta taraftarın baskısından dolayı Bolu'lu futbolculara karşı psikolojik olarak üstünüz diye düşünüyorum. Hepimize hayırlı olsun, Süper Lig için 2 maç kaldı.

Küme düşen 3. takım 2'li averaj ile Sakarya oldu. Tatangalara geçmiş olsun.


7 Mayıs 2009 Perşembe

Haydi Kaf Kaf #2

Cuma Tesislerdeki Son Antrenmana Gidiyoruz.

Takımımız Rize Maçı Öncesi Tesislerdeki son antrenmanını Cuma günü saat 13.00-13.30 gibi yapacak. Sonrasında Rizeye gidecek ve Süper Lige çıkmadan dönmeyecek.

Rize maçı sonrası Play-off maçları için Otelde kampa girecek. Yani Play-off sonuna kadar takımımız Kutsal Topraklara dönmeyecek. Bu nedenle hem son antrenmanda onların yanında olmak hemde uğurlamak için Cuma günü saat 12.30 da Osmanbeyde buluşup Çiğli Tesislere gidiyoruz. Direk tesislerede gidebilirsiniz. Antrenman 13.00-13.30 da başlayacak.

Artık herkesin Aslanlarımızı Uğurlamaya gelmesi gerekiyor. Antrenmanda Kurban kesilecektir. Durumu müsait olan ve uygun ortam yaratabilen her Karşıyakalı kardeşimizi Cuma günü 15.00 daki antrenmana bekleriz..

Haydi Kaf Kaf

Karşıyaka Taraftarlar Derneği ve Karşıyaka Çarşı Grubu olarak Kulübümüze maddi destek sağlamak amacıyla yardım kampanyası başlatmış bulunuyoruz.

Karşıyaka Taraftarlar Derneği ve Karşıyaka Çarşı Grubu olarak 5 er bin TL bağış yaparak ilk adımı toplam 10.000 TL yatırarak bizler başlatıyoruz.

Karşıyakalıyım diyen, Karşıyakamızı layık olduğu en güzel yerlerde görmek isteyen herkesin, iş adamlarının, Esnafın, taraftarın, herkesin taşın altına elini sokma zamanı gelmiştir.

Yardım 2 şekilde yapılabiliyor. Vereceğimiz Banka hesabına ve Derneğimize gelerek elden..

Banka hesap bilgileri:

Şube Kodu: 803 (Yapı Kredi Karşıyaka Yalı Şubesi )

Hesap No: 81361877 (Karşıyaka Taraftarlar Derneği Hesabı)

Bu hesaba başka bir bankadan EFT, herhangibir yapı kredi hesabından havale yapabilirsiniz. Ayrıca Yapı Kredi yalı şebesine gelerek bankamatiklerden kartsız işlem ile sıra beklemeden para yatırma işlemini gerçekleştirebilirsiniz.

Bağış yapan herkese Karşıyaka Spor Kulübü Bağış Makbuzu verilecektir. Elden Derneğimize gelerek bağış yapanlara da aynı şekilde Kulübümüzün makbuzu verilecektir.

Bağış yapan herkesin Yeni asır gazetesinde ve Karşıyaka Sitelerinde güncellenerek isimleri yazılacaktır.

Artık icraat zamanıdır. Herkesin özellikle Karşıyakalı İşadamlarının, Esnafın, Kurumların, Vakıfların kısacası Karşıyakayı Seven herkesin bu kampanyaya katılması gerekiyor.

Başka Karşıyaka Yok!

(Derneğimiz İskelenin Anıta doğru çaprazında yerde fıstığın 3. katıdır.

Başka bir tarif ile derneğimiz çarşıdan iskeleye doğru çıkarken solda Öğretmen evinin yanında Yerde fıstık isimli barın 3. katıdır. Tabelamız vardır. Rahatlıkla görebilirsiniz.)

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Şimdi Siz Düşünün


2 maça kaldık, 20 bin kişiyle play-off nerede yapılacaksa orayı esir almaya geliyoruz. Bunca zamandır önümüze taş koyan bütün düşmanlar, artık siz düşünün. Kabus geri döndü.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Mayıs'ın 1'i


Taksim'de gökkuşağı açtıranlara selam olsun.

1 Mayıs 2009 Cuma

Panel : "Fair Play Işığında Futbolda Şiddetle Mücadele"

Panelistler ;
-Eski Beşiktaş Kulübü Başkanı Serdar Bilgili,
-Eski Galatasaray Kulübü Başkanı Özhan Canaydın,
-Eski Fenerbahçe Kulüp Başkanı Ali Şen,
-Moderatör : İEÜ Mütevelli Heyet ve İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş

Tarih : 7 Mayıs 2009
Saat : 14.00
Yer : İzmir Ekonomi Üniversitesi Konferans Salonu

İzmir'de 1930 yılından önce kurulmuş tam 6 takım varken, üstelik şiddeti en üst seviyede görmüş geçirmiş bu kulüpler varken İstanbul'dan bu adamları getirmenin amacı populistli değilse nedir? Biz bu şehrin en büyük değerlerinden biriyken bizi yok sayıp bu insanları birşey yapıyormuş gibi bizim önümüze çıkartmanın manası nedir? O gün olsun da görelim neler diyecekler.