28 Ağustos 2009 Cuma

Kirli Futbol

Aşağıda bir kısmını alıntılayacağım yazının yazılma tarihi, 2 mayıs 2009.

"malumunuz önümüzde çok önemli bir derbi var...bizim için prestij bejeke içinse şampiyonluk yolunda çok önemli bir engeli aşacağı bir maç...bütün gözler bu maçta doğal olarak....ancak bence bir o kadar belkide daha önemli bir maç daha var antepte....sivas bu maçı alırsa benim düşünceme göre % 80-85 oranında şampiyon olacak..yani sivasın galibiyeti sonrası bejeke bizi yense dahi pek birşey değişmeyecek...işte burda çok önemli bir detay daha doğrusu bir ahlaksızlık ortaya çıkıyor....

olay g.antep - sivas maçında g.antepin sivası yenmesi için yapılan pazarlık....bir kaç bejeke li yönetici bundan yaklaşık 3 gün önce yani çarşamba gecesi antepli yöneticilerle buluşup bu hafta oynanacak maçta sivası yenmeleri için telkinlerde bulunmuş bejeke için çok önemli bir şampiyonluk olduğunu ‚ bu şampiyonluğun yıldırım demirören ve ekibi için son şans olduğu ‚ bu bağlamda bir çok makam ve yönetimle sezonun 2. yarısından beri çeşitli konuşma ‚ pazarlık ve anlaşmaların yapıldığı ‚ bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayacağı anlatılmıştır...iş daha da ileri götürülerek olası bir anadolu dayanışmasını engellemek adına zaten paragöz olan antep başkanın geri çeviremeyeceği bir teklifte bulunulmuştur.....bu maçı g.antep in kazanması durumunda 2‚500‚000 usd nakit para ve sezon sonunda batuhan karadeniz kiralık olarak ( bedel alınmadan ) ve aydın karabulut bonservisi ile (bedelsiz ) g.antepe teklif edilmiştir.....yani yuvarlak hesapla 4‚500‚000 - 5‚000‚000 usd lik bir teklif iletilmiştir.....bu kesin ve sağlam bir kaynaktan alınmış üstelik 2 kere teyit ettirilmiş bir haberdir......teklife verilen cevabı bilmiyorum...çünkü kaynağımda bilmiyor...gerçek olup olmadığını maçtan sonra ve sanırım transfer sezonunda göreceğiz......"


Muhtemelen biliyorsunuz o maçı G.Antep 1-0'dan gelip 2-1 kazanmıştı. Sivaslı oyuncuların Antep'in aşırı hırsına karşılık yaptığı demeçler aklımızda. Ayrıca Antep'in 2. golünü atan Beto sarı kartlı olduğu halde formasını çıkartıp kırmızı kart görmüştü. Aynı gün bizim Bolu maçı olduğu için pek önemsediğim maç değildi. Bu yazıyı bir arkadaşım vasıtasıyla buldum. Elano'nun 7 milyon'a geldiği bir dönemde İsmail ve Tabata transferlerine 14 milyon veren Bjk yönetimi ve Batuhan'ın önüme başka seçenek koymadılar o yüzden Antep'e gidicem şeklinde yaptığı açıklamalar bu yazının pek de komplo teorisi olmadığını ortaya koyuyor. Bu ve bunun gibi pisliklerle Büyük olan takımların olduğu bir düzende Karşıyaka gibi kendi yağıyla kavrulan ve taraftarından başka düşüneni olmayan bir takımın "büyük" olmaması elbette gurur verici.


27 Ağustos 2009 Perşembe

Tour De France

Takım 5 hafta cezalı olunca, üstelik Adana maçı da cezalı ve televizyon vermezken başka şeylere sarıp blog'u boş bırakmıyım dedim. Tour de France'ın kuralları ve şekli ile bol alıntılı bir yazı olacak. Türkçe çok arayıp bulamamıştım umarım merak eden birilerinin işine yarar. Yılların seyir tecrübesi ve günlerin araştırması sonucu yazılmış bir yazı.
Tour de France'ın ilki 1903 yılında yapılmış, o zamanlar 5 etaptan oluşan tur şu an 21 etaptan oluşuyor ve 2010 yılında 3-25 temmuz arasında yapılacak. Bu etaplarda bireysel olarak en kısa sürede tamamlayan ve toplamda en az sürede olan meşhur sarı formayı giyiyor. Burdan diğer formalara pas atayım, yeşil forma en iyi sprint yapan bisikletçi tarafından giyiliyor. Bu iş biraz karışık her etap farklı bölümlere ayrılmış ve her bölümün sprint için ayrı kuralları var, çıkışlar sprint puanları açısından düşük düz zeminler özellikle finishler sprintçiler için uygun olduğundan puanları daha yüksek. Bu kısımları en hızlı geçen yani en çok puan alan yeşil mayoyu giyiyor. Yani iyi tırmanamayan ama düz yolda en hızlı bisikletçilerin giydiği forma bu. Hırvatistan'ın klasik formasına benzeyen kırmızı noktalı beyaz formaya dağın kralı adı veriliyor. Burda da dağ çıkışlarına göre bir puanlama sistemi var (mesela etabın son çıkışı en yüksek puan gibi) bunda en çok puan toplayan yarışçı bu dağ kralı formasını giyiyor. Beyaz forma da 25 yaşından küçük en iyi bisikletçi tarafından giyilmekte.
Çoğu etapta bütün bisikletçiler aynı anda başlıyor. Önce bir ısınma turu denilebilecek şekilde devam ederlerken yapılan 2. anonsla gerçek yarış başlıyor. Bir bisikletçi bir grubun içinde bitiriyorsa bitiş zamanı grup lideriyle eşit sayılıyor. Bu son düzlüklerde tehlikeli sprintleri engellemek için konulmuş bir kural. Bütün bu mayoların dışında team time trial gibi grubun 5. yarışçısının gözetildiği yarışlarda söz konusu. Bunlar açıkçası çok detay ve genelde her sene değiştiğinden ben de çok fazla bilmiyorum ama burada amaç bütün takımların ve bütün yarışçıların bir şekilde sürekli yarışın içinde olmalarını sağlamak. Bireysellerin dışında esas takım puanları her takımın en iyi 3 zamanlı yarışçısının ve en sonuncu yarışçısının ortalamasının alındığı yarış. Genelde 1. olanın olduğu takım bu klasmanda da birinci geliyor pek şaşırtıcı olmayarak.
Bütün takımların genelde farklı hedefleri oluyor, mesela Contador'un takımı bireysel olarak birinciliğe odaklanmışken Mark Cavendish gibi muhteşem sprinter'a sahip Columbia - Highroad genel olarak yeşil forma için mücadele etmekteler.
Sanırım benim Tour De France hakkında aklıma gelenler ve yazabileceklerim bu kadar. Unutmadan bütün bisikletçiler her etapta kask takmak zorunda siz de takın.

21 Ağustos 2009 Cuma

Bisikletttttt Aldım

Bir bisiklet aldım bugün, biraz denk geldi, biraz şans yardım etti diyelim. Sedona Borla modeli, bisikletten anlayan biri sadece başlangıç için değil normalde de epey iyi bir bisiklet olduğunu söyledi.
Ege Pedal grubuna denk geldim ve ilk günümde ortalama 20 km hızla 35-40 km arası pedal çevirdim. Gerçekten iyi bir deneyim oldu özellikle bisikleti seven tecrübeli insanlarla tanışmak. İlk gün deneyimlerimi paylaşıyorum.

- Kask ve eldiven olmazsa olmaz. Bunların yanında iç lastik, yama takımı, alyan seti, matara. Gece kullanacaksanız far ve arka reflektör olmazsa olmaz.

- Taytlara pek sıcak bakamıyorum ama şu an rahat oturamadığımdan sanırım yakın zamanda edinicem.

- Kendimi yorgun hissetmiyorum, yarın ne kadar hammışım sanırım görücem.

20 Ağustos 2009 Perşembe

Bisiklet Almak

Bisikletle tanışmam 7 veya 8 yaşlarında disk frenli bir Bmx ile oldu. Sonra 90'lı yıllardaki Bianchi furyasını sanırım hatırlarsınız, ben o yıllarda arkadaşlarımın Bianchi'ye terfilerinin aksine abimin yarış bisikletine terfi etmiştim. Yeni bir bisiklet almaya karar vermem son günlerde oldukça profesyonel olan bisiklet mağazalarının çoğalmış olması. Tour De France'ın Hd yayınını da es geçmemek gerek.
Bisiklet almaya karar verdiğimde ilk öğrendiğim şey bisikletin çocukken gidip mahalle bisikletçisinden alınan birşeyden öte olduğunu anlamamdı. Malzeme çeşidi bol 200 tl'den 20000 TL'ye kadar bir fiyat aralığında oldukça profesyonel bir alet bisiklet. Ben edindiğim tecrübeleri amatör bir bisikletsever olarak paylaşmak istiyorum. Umarım işinize yarar.
Öncelikle bisikleti ne amaçla kullanacağınızı düşünün der bütün bisiklet satan kişiler ama Türkiye şartları göz önüne alındığında dağ bisikletinden başka bir alternatif profesyonel olmayanlar için pek mümkün görünmüyor. Bu konuda ilk öğrendiğim şey insanın boyuna göre bisikletinde bir boyunun olması. Kadro boyu için dikkat etmeniz gereken iki şey var birincisi kadro yüksekliği (sele boyu max uzunluktayken ayağınızın topuğu aşağıdaki pedala değmeli) ve ikincisi kadronun gidona uzunluğu. Bunda ölçüler insan boyuna göre şu şekildedir.

BOY (cm) Kadro yüksekliği
155 - 165 35 - 38 cm 14 - 15 "
165 - 170 38 - 41 cm 15 - 16 "
170 - 175 41 - 43 cm 16 - 17 "
175 - 180 43 - 46 cm 17 - 18 "
180 - 185 46 - 48 cm 18 - 19 "
185 - 190 48 - 53 cm 19 - 21 "

kadro boyu için de

14-15" kadrolarda 49-52cm
15-16" kadrolarda 52-54cm
16-17" kadrolarda 55-58cm
17-18" kadrolarda 58-61cm
18-19" kadrolarda 61-65cm
(bilgiler bisiklet forumlarından alınmıştır)

Bu sizin dengeli ve rahat bir sürüş için olmazsa olmazınız, bir nevi bisikletin kırmızı çizgileri. Fiyatı da etkileyen en önemli faktörlerden biri olan ağırlık bisiklet alırken dikkat edilmesi gereken en önemli husus. Biraz daha paraya kıyıp çelik yerine aluminyum almak (tabii paranız varsa gidin en hafifini alın) mantıklı bir tercih olacaktır. Kadroyu bu şekilde hallettikten sonra sıra diğer parçalara geliyor, benim gibi az bilgiyle toplama bisiklet tercih ediyorsanız set almanızı tavsiye ederim. Shimano'nun fiyat aralığı hayli geniş olan vites zincir vb.leri setleri bu işin gayet güzel. Amartisör meselesi bence ilk başlarda gereksiz bir meseledir, misal ortadan amartisörlü bisikletler iniş için tasarlanmıştır ama maalasef bir ara herkesin altında bunlardan görüyorduk. Görüntüsü güzel olabilir ama işinize yaramayan bir parçaya ekstra para vermenin bir manası yok. Ayrıca amortisör pedala verdiğiniz kuvveti emeceği için sizi şehir içinde amacı dışında kullanırsanız yorar.

Tabii ki en önemli konuya geliyoruz. Bisiklet için ayıracağınız paraya. Eğer 2000 euro civarı para ayırabiliyorsanız gidin o paraya gayet şık bir bisiklet alın ama benim gibi az parayla alayım sonra yavaş yavaş yükseltirim diye düşünüyorsanız toplamaları tercih edebilirsiniz. Bunun bir avantajı da parçaları tek tek alacağınızdan paranız olunca bunları alabilme özgürlüğü, dezavantajı bir bisiklete 5 ayda sahip olma. Bir diğer yöntem de kadro boyunuza uygun orta halli bir bisikleti alıp paranız oldukça parçalarını yenilemek.

İkinci bir husus da güvenlik. Kesinlikle ve kesinlikle kask takın. Kaliteli bir kask almanız sizin hayatınızla eşdeğerdir bunun için kesinlikle paranıza kıyın. İkincisi gözlük takın, gözünüze giren güneşten değil de çarpabileceğiniz böceklerden koruyacağını düşünürseniz ne kadar önemli olduğunu anlarsınız. Diğer kıyafet, matara, bisiklet taytı, bisiklet gömleği gibi ürünlerin ileride alınabilecek ürünler olduğunu düşündüğümden onların ayrıntısına girmeyeceğim, zaten hevesiniz arttıkça bunları kendinizde öğrenebilirsiniz.

Özet çekmek gerekirse:

1 - bütçe,
2 - kadro boyu
3 - kaliteli ekipmanlar
4 - kask

diyebiliriz.

Hepinize iyi sürüşler,

şu sitelere de göz atmanızda fayda var.

http://www.mtbtr.com
http://www.bisikletforum.com

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Komunist Manifesto



Böyle birşey gördüm, anlamayanlar anlasın diye.

Belediye İşçileri'nin Grevi Devam Ediyor,



1 Mayıs günü işten çıkarılan 290 işçinin direnişi devam ediyor. Sürekli ziyaret ederek bilgilenmeye çalıştığım, moral vermek istediğim, çay kahve götürdüğüm (son ziyaretlerimden birinde işçilerin elektriği kesildiği için su ısıtıp çay yapamıyorlardı) işçiler 95. günlerinde bugün polisle çatıştı. Bu konu hakkında işçi/işçi hakları açısından güzel ve uzun bir yazı yazmak istiyorum ne zamandan beri ama o gücü kendimde bulamıyorum. İşçilerin çadırlarını ve 95 gündür neler yaşamakta olduklarını gören biri eğer biraz içinde insanlık varsa zaten iki kelimeyi bir araya getiremez.


Olayı kısaca anlatmak gerekirse, seçimlerden tam 1 ay sonra 2. kez belediye başkanı seçilen Cevat Durak 290 işçiyi çıkarmış, temizlik işlerini İstanbul'lu taşeron bir firmaya vermişti. İşçilerin çoğu emekliliğine yakın ve bu saatten sonra başka bir iş yapamayacaklarının farkındalar. İşçiler önce şantiyede kalırken polis zoruyla şantiyeden çıkartılmış durumdalar. Bugünkü çatışmanın sebebi ise kamuya ait olan çöp arabalarının taşeron firma tarafından kullanılmak istenmesi.
Karşıyaka'lı olarak çok yakınımızda olan bu insanlık dramına seyirci kalmamamız gerek, bu yüzden işler kızışmaya yakın desteğimi arttıracağım, 1-2 hafta içerisinde bu blogda birşeyler görebilirsiniz. Destek olabilecek, fikir verebilecek herkes bir şekilde ulaşırsa sevinirim.


Yaz Bitiyor

Sezon açılışına bir hafta kala, Karşıyaka'nın çeşitli yerlerinde içki sonrası bu besteyi bağıran kişileri görürseniz şaşırmayın.

Karşıyaka sensiz geçen yaz
Bize hiç tat vermiyor
Özledik asalet kokan rengini
Anlatılmaz Sevgini

13 yıl süren bu hasret
Bu sene son bulacak
O gece yanan binlerce meşale
Tüm izmir'i yakacak

Sizler yeter ki inanın
O kutsal formanıza
Alsancakta deplasmanda
Çarşı hep yanınızda