30 Eylül 2009 Çarşamba

Faşist Bursa


Bu ülkede basmakalıp ön yargılı düşüncelerden en çok çeken illerden biri şüphesiz Bursa'dır. Türkiye'ye ünü o tribündekileri delirtecek şekilde "ibne" şeklinde yayılmış Bursa'nın faşist olması ironik bir durum. Diyarbakır maçında özellikle koreografi yapmalarından tutun da maçta çıkan olaylara edilen tezahuratlara, Bursa'nın yaptığını ırkçılık zekasızlığıyla açıklıyorum. Geçenlerde o olayları yapanlar, Diyarbakır'lılar "ne mutlu erkeğim diyene" tarzı, homoseksüelliğe karşı bir koreografi yaparlarsa, ibne bursa'lılar dönsün şaşkına diye bağırırsa ne hissedecek çok merak ediyorum. Fotoğraf, Özgür'ün düşündüğü ama görmeye ömrünün yetmediği pankartlar, geçen seneki Diyarbakır maçından.

Bisikletçilere Saygı Gösterin


9 Mart 2009 Sao Paolo, bisiklet eylemi, gösterisi, eğlencesi. Respeito.

29 Eylül 2009 Salı

Bisiklet Helikopteri Geçti

Sao Paolo'da ilginç bir yarış yapıldı, yarıştan çok deney de denilebilir. Rush Hour'da (iş çıkış saati diye çevirebiliriz heralde) bir noktadan diğer noktaya en kısada sürede bir çok aracın katıldığı bir yarış ya da deney.
Öncelikle Sao Paolo'da yaşayan arkadaşımdan şehir hakkında edindiğim bilgileri yazayım. İstanbul'dan çok daha fazla büyük olduğunu, Latin New York'u olduğunu ve kaos'un hakim olduğunu söylüyor kendisi. İstanbul'a Brezilyalılar'ı koyun alın size SP.
Yarışmaya katılan araçlar, bisiklet, motorsiklet, yürüme, helikopter ve hatta tekerlekli sandalye. Yarışmanın amacı arabanın yarattığı çevre kirliliğine ve yarattığı sorunları dikkati çekmek ve "Dünya Arabasız Günü"nün (sanıyorum 22 eylül, bizde bayram dönüşüne denk gelip 100 küsur insanın öldüğü gün) reklamı idi.
Sonuçlar benim için olmasa da bilmeyenler için şaşırtıcı olabilir, helikopter izin al, kalk, in (ki helikopter heryere kalkıp inemez bunu da düşünmek lazım) gibi süreleri de kattığınızda hedefe 33 dakikada ulaşırken bisiklet 22 dakikada etabı birincilikle tamamlıyor.
Bu açıdan çevre bilincine ait insanlara helikopterin ne kadar karbondioksid saldığını hatırlatmamıza gerek yok heralde. Bisikletin özellikle günlük yaşamda kullanımını arttırmak, hem kendimize (geç yaşlanma etkileri, kilo verme, muhteşem bir kardiyo egsersizi), hem cebimize (daha az benzin) hem çevreye (daha az karbondioksit) oldukça yarar sağlayacağı aşikardır. Bisiklet alın ve sürün.

Detaylı bir video,

Ac/Dc - Backtracks (Box-Set)

Box-setleri sevmem, genelde ticaridirler ve arşivciler haricinde kimseye hitap etmezler, özellikle hala faal olan ve geçen sene "hayvan" gibi bir turne veren Ac/Dc'nin yapmasını açıkçası haberi ilk okuduğumda yadırgadım. Yalnız box-set'in içeriği de Avustralya'lı abilerimize yakışır şekilde olmuş, teker teker yazıyorum.

- Box-set 12*12*14 ölçülerinde bir gitar anfisi şeklinde. Kutudan çıkan ilk cd'de "ender stüdyo" parçaları bulunuyor. Bunlar sadece Avustralya'da yayınlanmış şarkılar vs. 2. ve 3. cdler de yine ender stüdyo çalışmalarının remastered edilmiş halleri.
- Family Jewels Dvd'sinden 2 dvd çıkıyor, bunda bir çok klip ve konser görüntüsü mevcut.
- 2003 yılında verdikleri bir konserin full hali çıkıyor.
- 164 sayfalık bir Ac/Dc kulliyatı çıkıyor, grubun ilk hallerinden beri olan fotoğraflar vs.
- Cd 1'de ki stüdyo parçalarının plak hali çıkıyor ki plaktan dinlemeyi sevenler için iyi bir fırsat.
- bir sürü rozet vs. koleksiyon ürünleri ki en güzeli 1 dolarlık Ac/Dc parası.
- Ve son olarak gruba yakışır şekilde 1 watt'lık çalışan bir Ac/Dc anfisi. Box-Set'i özel kılan en büyük ürün, böyle yapsınlar canımı yesinler. Aşağıdaki video'da ayrıntılı şekilde görebilirsiniz.

AC/DC Backtracks Sneak Peek Sept. 29

Not: Türkiye'den sipariş tabii ki yok.


27 Eylül 2009 Pazar

Cadel Evans


İlk Avustralyalı bisiklet şampiyonu, tebrikler, muhteşem finaldi. Ayrıntılar sonra.

25 Eylül 2009 Cuma

Bisiklet 2010 Yarış Takvimi

Vuelta'nın tarihi leziz, gidebilsek keşke.

19.01.2010 24.01.2010 Tour Down Under AUS UPT
07.03.2010 14.03.2010 Paris - Nice FRA HIS
10.03.2010 16.03.2010 Tirreno-Adriatico ITA HIS
20.03.2010 20.03.2010 Milano-Sanremo ITA HIS
22.03.2010 28.03.2010 Volta Ciclista a Catalunya ESP UPT
28.03.2010 28.03.2010 Gent - Wevelgem BEL UPT
04.04.2010 04.04.2010 Ronde van Vlaanderen / Tour des Flandres BEL UPT
05.04.2010 10.04.2010 Vuelta Ciclista al Pais Vasco ESP UPT
11.04.2010 11.04.2010 Paris - Roubaix FRA HIS
18.04.2010 18.04.2010 Amstel Gold Race NED UPT
21.04.2010 21.04.2010 La Flèche Wallonne BEL HIS
25.04.2010 25.04.2010 Liège - Bastogne - Liège BEL HIS
27.04.2010 02.05.2010 Tour de Romandie SUI UPT
08.05.2010 30.05.2010 Giro d'Italia ITA HIS
06.06.2010 13.06.2010 Critérium du Dauphiné Libéré FRA UPT
12.06.2010 20.06.2010 Tour de Suisse SUI UPT
03.07.2010 25.07.2010 Tour de France FRA HIS
31.07.2010 31.07.2010 Clasica Ciclista San Sebastian - San Sebastian ESP UPT
01.08.2010 07.08.2010 Tour de Pologne POL UPT
15.08.2010 15.08.2010 Vattenfall Cyclassics GER UPT
17.08.2010 24.08.2010 Eneco Tour --- UPT
22.08.2010 22.08.2010 GP Ouest France - Plouay FRA UPT
28.08.2010 19.09.2010 Vuelta a España ESP HIS
10.09.2010 10.09.2010 Grand Prix Cycliste de Québec CAN UPT
12.09.2010 12.09.2010 Grand Prix Cycliste de Montréal CAN UPT
16.10.2010 16.10.2010 Giro di Lombardia ITA HIS

17 Eylül 2009 Perşembe

Garipoğlu Yakalandı

Aslan Emniyet Müdürü'müz Hüseyin Çapkın'a tebrikler.

16 Eylül 2009 Çarşamba

Bisiklet ve Kask

Türkiye'de yasalar ne durumda bilmiyorum ama çoğu ülkede ve profesyonel bisiklet yarışlarında kask takmak mecburi. Türkiye'de de muhtemelen mecburidir ama bu işi bilinçli yapanlar haricinde ben kask takan görmedim. Türkiye'de motor kullananların neredeyse hiçbiri kask takmadığından ve buna kanunlarda açıkça belirtilmiş olmasına rağmen ceza kesilmediğinden zevkine bisiklet kullanan birinin kask takması beklenemez.
Benim kask alırken düşüncem basitti, kol bacak kırılır 1-2 ay çekersin, kafayı kırdın mı sakata gider iş. İnsanların bana güleceğini, özellikle yaşadığım ve bulunduğum çevredeki insanların bunu anlamayacağını bile bile bir kask aldım (metalik gri, yakında airbrush ile 35½ yazdırıcam.) ve kısa mesafede olsa takıyorum. Çok maliyetli bir şey değil, özellikle riskler göze alındığında bedavadan daha ucuz olduğunu söyleyebilirim. Kafanızı koruyun.
İnternette bugün birşeyler karıştırırken güzel bir kampanyanın çarpıcı reklamlarını gördüm, belki 1-2 insan daha görürse ve kask alırsa ve hayatlarını kurtarırlarsa benim açımdan muhteşem olur. Kampanya'nın bannerını da alta koyuyorum isteyen detaylı bilgiler alabilir. Daha önemli bir şey bulana kadar da o banner orda kalacak.

1.ci reklamda yazan şey en çok duyduğum şeylerden biri. Kask takmıyorum çünkü havalı durmuyor.
2. reklam tam Türk işi bahane. Kask takmıyorum çünkü beni aptal gösteriyor.
3. reklamı hiç duymadım, duysam zaten sanırım duyduğum yerden uzaklaşırım. Kask takmıyorum çünkü saçımı bozuyor.

Münevver'e Motor Demek

Film tanıtımı için başlık, tabi yersen. Kırmızıyla ayraç içinde yazılmış bir motorun ne kastettiği belli. Bu memleketin şirazesi kaymış artık, kaçıp gitsek uzaklara.

15 Eylül 2009 Salı

Tennis Has a New Champion

Aslında konuşmamın bile yasak olması gereken bir spor tenis. Her zaman zengin sporu diye önemsemediğim, sadece kurallarını bildiğim ama son 1-2 senedir de izlemekten vazgeçemediğim bir spor. Amerika açık finali bana göre sürpriz olmayan şekilde sona erdi az önce. Futbol maçı gibi düşündüm, bir takım 5 maç üstüste kazanıyorsa takılma zamanı gelmiştir artık. (iddaa'cılara tiyo, fb ve gs'nin karşısına çifte şans bu hafta iyi gider) Robot olduğuna inandığım ve efendiliğine gıcık olduğum Federer'in de U.S. Open'da kaybetme zamanı gelmişti. Federer Arjantinli 20 yaşında tenisçiye epey uzun süren bir mücadelenin sonunda mağlup oldu. Başta çok rahat kazanacak dedirttiği karşılaşmayı, bir robot olmadığını anlamamıza yardımcı olan basit hatalarıyla kaybetti ve U.S. Open'ı 6. kez üstüste alma şansını kaybetti. Bu galibiyetle teniste yeni bir devir başlıyor desek yalan olmaz.
20 yaşındaki tenisçinin zaferini önemli kılan diğer bir detay ise bir gün önce diğer favori Nadal'ı eleyip Federer'in önüne çıkmasıdır. Bir nevi artık Tenis'in 3 tane favorisi var diyebiliriz. Federer'in 4-2'den gelip 5-4 yapıp tie break ile yenildiği ve 2-2 olan sette aslında oyun ivmesinin Arjantinli'ye geçtiğini öngörebiliyorduk ama maç sayısına girilirken Federer'in çift hata yapacağı açıkçası kesinlikle aklıma gelmezdi.
Bu güzel spor akşamında benim de ukalalık yapmama vesile olan tüm sporculara teşekkür ediyorum, izmir'de şu an itibariyle bir yağmur başladı, nefis. Şerefe Del Potro.

Roger Federed
Arthur Ashe Stadium6 6 6 62
Del Potro
3 7 4 76


Not: Bu çocuğun benden 7 yaş küçük olması hafiften gıcık etmedi değil.

Türkiye 69 - 64 Sırbistan


Mümkün olduğunca basket yazmamaya özen gösteriyorum aslında 2 gün önce gaza gelip İspanya maçından sonra yazmaya karar vermiştim ama çok güzel yazılar okuyunca vazgeçtim. Yazmak istemememin temel sebebi basketbolu futbol kadar takip etmemem bu yüzden takip edenlere saygısızlık etmek istemem, ikincisi basketbol seyrederken çok heyecanlandığımdan arada bir oyunun bütününü kaçırmam. Öncelikle 12 dev adamı, bizi uzun bir süre sonra tekrar heyecanlandırdıkları için kutlarım. Özellikle, alışık olduğumuzun aksine efendi gibi mücadele eden, terini akıtan, rakibine saygı duyan, ciddiyetini koruyan, yardımlaşan, arkadaş olan bir milli takıma kavuşturdular bizi. Bunda özellikle superstar tavırlarından uzak Hidayet'in payının büyük olduğunu düşünüyorum.

Maça geçelim, Sırbıstan'ı turnuvanın ilk maçında seyredince finalde karşılaşırız diye düşünmüştüm. İspanya'yı ilk çeyrekten itibaren sürklase ederek, ciddiyetle oynayarak yenmişlerdi. Bir gün sonrasında Slovenya'ya yenilmeleri ve Büyük Britanya'yı son çeyrekte tecrübeleri sayesinde yenmeleriyle gözümden düştüler. Bu sırada İspanya'nın ritm tutacağını ve ilk maçın o kadar da önemli olmadığını da anladık. Bir önceki paragraftan Sırbıstan'ı küçümsediğim anlamı çıkabilir ama öyle değil ne olursa olsun köklü bir basketbol ekolünden gelen bu rakip şu ana kadar turnuvada karşımıza çıkan en önemli takımdı, bir sonraki Slovenya maçına kadar. Maç hakkında aslında fazla söz söylemeye gerek yok, mükemmel savunma disiplini, oyundan asla kopmamak, düşük faul yüzdesi ve Hidayet'in kötü performansı gösterilebilir. Kerem Tunçeri turnuva başladığından beri hergün üzerine koyarak oynuyor, özellikle takım dağılma eğilimi gösterdiğinde toparlaması ve sıcak eli bulması Kerem'in olgunluk döneminde olduğunun gösteriyor. Hidayet'e ayrı bir paragraf açmak lazım, Tanjevic'in sakat ve kötü oynamasına rağmen ısrarla oyunda tutması ve üzerinden oynaması bir tercih veya taktik midir çözemedim ama 16'da 1 saha içi yüzdesiyle oynayan Hidayet'in takıma ne kattığı tartışılır gerçi bunları düşünürken uzatmalarda çaldığı top ve yaptığı asistle maçı getiren adam oldu ama olsun. Hidayet'in ritm bulması halinde iyi olan savunmamızın daha iyi olacağını ve turnuvanın en önemli oyuncularından biri olan Hidayet'in hücum katkısıyla kesinlikle madalya alacağımızı düşünüyorum. Maçın kahramanı double double yapan Ersan İlyasova idi kesinlikle, savunmasıyla ve özellikle boyalı bölgede doldurduğu alanla bu takıma çok şey kattığı bir gerçek. Serbest atış yüzdemizi biraz daha düzgün bir hale getirirsek, Oğuz Savaş biraz daha dikkatli olursa, Hidayet gerçek kimliğine dönerse, Tanjevic kritik hatalar yapmazsa (bugün şut saati Sırplara 5 saniye kalmışken mola alması gibi) finali oynamamız işten bile değil. En iyi pota altı savunması yapan ve bench'ten en çok yararlanan takımlardan biriyiz, bunlar bizim artılarımız. Tek korkum çeyrek final'de saçma sapan hatalarla tek elemeli maçın stresini kaldıramayıp yenilmemiz. Benim bu turnuvadan kendime çıkardığım çok önemli dersler var, umarım başkaları da çıkartır. Güzel oyun ve mücadele, çirkefleşmeden, Litvanya'lıların bile seni desteklemesini sağlayarak. Sokaklara dökün bizi.

14 Eylül 2009 Pazartesi

1-0'dan Yenilmek

Reha Kapsal Yönetiminde 1-0 öne geçip puan kaybettiğimiz maçlar.

Karşıyaka 1 - 3 Altay (TK KUPASI)
Goller:
53' Serkan İrdem
77' Burak Çalık
101' 116' Merter Yüce

Kasımpaşa 1 - 1 Karşıyaka

Goller:
59' Ferhat Kiraz
71' Erhan Küçük

Sakaryaspor 3 - 1 Karşıyaka

Goller:
20' Cihan Yılmaz
50' 52' 76'Özgürcan Özcan

Manisaspor 2 - 2 Karşıyaka

Goller:
8' 45' Ferhat Kiraz
16' 36' Sezer Öztürk

Samsunspor 2 - 1 Karşıyaka

Goller:
19' Cihan Yılmaz
39' 59' Sercan Temizyürek

Adanaspor 1 - 1 Karşıyaka

Goller:
66' Eser Yağmur
77' Mbilla Etame

Karşıyaka 1 - 1 Giresunspor

Goller:
64' Aydın Yıldırım
71' Fırat Sezer

Güngören Bld. 2 - 2 Karşıyaka
Goller:
31' Eser Yağmur
58' Hamza Akaydın
75' Cihan Yılmaz
87' Turgut Gönültaş

Karşıyaka 1 - 1 Manisaspor
Goller:
74' Ferhat Kiraz
90' Sezer Öztürk

Çaykur Rizespor 2 - 1 Karşıyaka
Goller:
36' Serkan İrdem
52' Emrah Kol
84' Engin Aktürk

Kasımpaşa 2 - 1 Karşıyaka (Play-off)
Goller:
2' Ferhat Kiraz
55' Erhan Küçük
113' Hüseyin Kartal

Karşıyaka 1 - 4 Altay

Goller:
7' Timuçin Aşçıgil
26' 88' Burak Çalık
30' Musa Sinan Yılmazer
90' Zafer Biryol

41 maçta 12 kez öne geçtiğimiz maçlarda puan kaybetmişiz, 6'sında direk mağlup olmuşuz. Bu yüzde 30'a yakın bir oran ediyor. Hemen hemen 3 maçta bir böyle öne geçip puan kaybediyoruz, 6 maçta bir de öne geçip mağlup oluyoruz.

Orhan Gencebay'dan gelsin, Kaderimin Oyunu

12 Eylül 2009 Cumartesi

12 Dev Adam

İspanya'yı da 63-60 yendik. Demek ki galibiyet için mücadele ve hırs yetiyormuş, çirkeflik, adam dövme, hizipçilik, kabadayı edaları değil. Basketbol milli takımımızla gurur duyuyorum. Maçın ayrıntılı yazısı akşama.

Erdal Eren 46 Yaşında

Erdal Eren, şaibeli bir şekilde 17 yaşında faşistler tarafından asılmış bir vatan evladı. Şimdi yaşasaydı 46 yaşında olacaktı. Rakamlar böyle tesadüfler yapıyor, Erdal Eren'i asan ressam şu an 92 yaşında yani Erdal'ın olması gerektiği yaşının tam 2 katı. Üstelik Türkiye'nin cennet yerinde yaşayıp, bir de intihar ederim diye tehdit ediyor. Hayat herkese sizin gibi kıyak geçmiyor maalasef Sayın Kenan Evren.

Gülüşünü seveyim,





La Vuelta


Bu sene Hollanda Aspen'den başlayan ve 20 Eylül'de bitecek bir başka Grand Tours bu. Tour de France kadar reklamı yapılan ya da onun kadar şaşaalı bir tur değil kesinlikle ama etaplarının çeşitliliği ve mutlak bir favorisinin olmaması yarışı izlemeyi zevkli kılıyor. Takip etmek için de müthiş bir internet sitesi var, http://www.lavuelta.com/






































Not: Eurosport'ta Caner Eler muhteşem anlatıyor yarışı, takip etmek isteyenler için büyük fırsat.

11 Eylül 2009 Cuma

Akp'nin Hizmet Anlayışı


Durmak yok, yola devam.

9 Eylül 2009 Çarşamba

Gavur İzmir

İzmir'in kurtuluşunun 87. yılı, 87 yıl önce bugün Atatürk Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı tarafından ağırlanacak ve O'nun evinde kalacaktı. Ondan birkaç saat önce Teğmen Zühtü Işıl kuzey tarafından İzmir'e giren ilk birliklerden birinde görev yapıyordu. O gün Anadolu'nun incisi gavur İzmir özgürlüğünü kutluyordu, bugün de.

"
...
Dahası var Mister Dalles,
sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz,
zulüm gibi,
hürriyet gibi,
kardeşlik gibi sözlerin,
dövüştü zulme karşı o,
ve istiklal ve hürriyet uğruna
ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,
ve yarin yanağından gayrı her yerde,
her şeyde,
hep beraber,
diyebilmek için,
yürüdü peşince Bedreddin'in
O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali'dir.
Kaya gibi yumruğunun son ustalığı:
922 yılı 9 eylülüdür."

Nazım Hikmet

8 Eylül 2009 Salı

Çıldırtan ikram!

Başlık benim değil, Milliyet'in. Bu sene bu ve bunun gibi başlıkları çok göreceğiz anlaşılan. 90+4'te hiç itiraz edilmeyen ( ki bu penaltıyı yaptıran kişi ülkemizin çirkef futbolcularından İ. Güldüren olunca insan daha da rahat ediyor, haksız penaltı olsa o futbolcu orada olay çıkarırdı.) bir penaltı sonunda galip gelince hepsine baştan toplu bir cevap vereyim dedim. Okusunlar, belki adam olurlar.
Lobilere alışık olanlara selam olsun. Mahmut Özgener ve Oğuz Sarvan birarada olunca İzmir lobisi diye ortalığa kalktılar. Bursaspor'un lige çıktığı sene Levent Kızıl başkanlığa "lobim var" propagandasıyla seçildi, bunları yazan hiç oldu mu? Tabii ki olmadı, Tr'nin muhalif şehrinin muhalif kanadı bir maçı kazandı diye birileri rahatsız olmuş olabilir normaldir, belki yazarın acısı vardır, o da olabilir ama genel kanıyı gidermek adına şunları diyebilirim. Geçen sene play-off yarı finalinde 2 tane İzmir takımı vardı bu ihtimalleri epey güçlendiriyordu. (ihtimal hesabına göre 4 takım olduğu için 3/4*2/3 = 1/2 yani %50 çıkar) İlk turu Karşıyaka geçince Altay Kasımpaşa maçında bir penaltı verilip bu ihtimali %100'e çıkarma ihtimali de vardı ya da 2. dakikada öne geçtiğimiz maçta 7. dakikada çizgide olan pozisyona içeride deyip penaltı verilse 7. dakikada 2-0 öne geçtiğimiz maçı tekrar verir miydik o da zor bir ihtimal. Kıssadan hisse bu lobi yazanlar kendileri hep başarıyı saha dışında aradığı için şimdi bizi suçluyor. 96 yılından beri 2. ligde bazen 2. lig B kategorisinde oynamış ve arkasında güzel bir idari kulüp yapısı ve destekçi bir holding olmasına rağmen şubelerini kapatmadan ve/veya desteklerini çekmeden birçok Karşıyaka gencine spor yapma imkanı doğurmuş şanlı şerefli bir kulübe sırf İzmirli ve net olan bir penaltısı son dakikada verildi diye bu kadar çamur atmak kimseye yakışmaz. Aklınızı ve mantığınızı koyun, Mahmut Özgener eğer birşey isteseydi geçen sene play-off'larda tek 90 dakikada bunu hallederdi, sezon başında 34 hafta uğraşmaktan daha kolay olurdu.
Karşıyaka'nın armasındaki Atatürk tarafından verilen Türk Bayrağı kimsenin çamur atamayacağı kadar beyaz, onu savunurken de akıtmaktan çekinmeyeceğimiz kan kadar da kırmızıdır.

7 Eylül 2009 Pazartesi

Karşıyaka - Giresunspor



Maç saatinde Fethiye - İzmir arası yolculuk yapmakta olduğumdan maçı izleyemedim. Radyo yayın ihalesinin geçen hafta sonuçlanması benim için şans oldu. Maçı 90'ların başında yaptığım gibi dönüşümlü yayın yapan Trt Radyo'da dinledim. Şimdi mikrofonlarımız İstanbul'da dediğinde heyecanlanmak güzel bir nostalji oldu.
Radyo'ya sadece bizim tribünün sesi geliyordu, bunun sebebi maç anlatılan yerin bizim taraftara yakın bir yerde olması olabilir emin değilim ama deplasman tarafınının yetmediğini ve yanda kalan boş yerin de açıldığını duydum. Normal bir lig maçına 2000 üzerinde kişiyle deplasman yaptık üstelik ramazan'a rağmen, seneye bize İnönü'de tam bir kale arkasını versinler.
90+4'te çalınan penaltıda dağların arasından geçerken radyo gidip gelmeye başladı bir arkadaşı aradım yaklaşık 4-5 dakika telefondan dinlemek zorunda kaldım. Giresunlulara uymayan sağduyulu davranan taraftara teşekkür ediyorum. Bizim böyle bir tavrımız var ve bana göre muhteşem. Gereksiz olarak hiçbir aksiyon yapmayıp takıma zarar vermekten kaçınıyoruz, gerektiğinde de fazlasıyla yapıyoruz, o zaman tek düşüncemiz Karşıyaka'nın şerefi oluyor, o şeref için de ceza vs. önemsiz. Bunun bir örneğini Play-off finalinde Kasımpaşa'ya karşı yaptık.
İlk haftalarda zorlu bir deplasmandan, üstelik rakibin daha iyi oynadığı bir deplasmandan son dakikada penaltıyla 3 puan almak şampiyonluk yolunda çok çok önemli. Genelde biz son dakika golüyle yenilen taraf olurduk yenen değil, bunu kırmak açısından da önemli. Neredeyse 3 yıl sonra İstanbul'da galip gelebilmekte. Şimdi sıra'da bize her zaman ters gelen Altay var. Altay'da Tiago'nun itirazdan dolayı kırmızı kart görmesi bizim için avantaj.

Son olarak, mutluluktan cümle kuracak halde değilim pek, Karagümrük'e, deplase olan 2000 kişiye, Karşıyaka'ya sempati duyup aramızda maç seyreden diğer takım taraftarlarına, Trt spikerlerine, yıllardan beri aradığımız forvet olan Okan'a ve kaybetmemeyi öğreten Reha Kapsal'a teşekkürler.
Bu takım bu sene süper lige çıkacak.



4 Eylül 2009 Cuma

Yaşasın İşçilerin Birliği / ADS - Livorno


Demiryolu işçilerinin kurduğu takım ve liman işçilerinin kurduğu takım. Biri Türk biri İtalyan. Enternasyonallik de var. 2009 yılında bunu yaşamak bir çok insanın gözünü dolduruyordur, orası kesin. Teşekkürler Adana halkı ve yönetimi. Not: Bazı medya ve özellikle Hürriyet rahatsız olmuş bu duruştan. Sizi rahatsız ettiğimiz için mutluyuz değerli burjuva medyası.

3 Eylül 2009 Perşembe

İstikrar

Aşağıdaki liste 2009-2010 sezonu yaz transfer döneminde Karşıyaka'ya gelen ve giden futbolcu listesidir.

Gidenler:

Ahmet Burak Solakel (Denizlispor)
Eser Yagmur (Konyaspor)
Serkan Irdem (Mersin)
Cihan Yilmaz (Sivasspor)
Kerem Inan (Mersin)
Ridvan Simsek (Besiktas)
Yunus Altun (Bucaspo)
Ferhat Kiraz (Genclerbirligi)
Önder Cengel (FC Le Mont)
Zafer Demiray (Mersin)
Ahmet Cagiran (Mersin)
Aydin Yildirim (Kocaelispor)

Gelenler:

Kerem Can Akyüz (Mardinspor)
Volkan Özcan (Diyarbakirspor)
Mustafa Aydin (Ankaragücü)
Aykut Akgün (Giresunspor)
Güney Atilgan (Ankaragücü)
Köksal Yedek (Erciyesspor)
Ayhan Evren (Belediye Vanspor)
Burak Karaduman (Ankaragücü)
Tonia Tisdell (Ankaraspor)
Emrah Bozkurt (Diyarbakirspor)
Mutlu Kiziltan (Diyarbakirspor)
Saban Genisyürek (FV Illertissen)
Okan Öztürk (Caykur Rizespor)
Ufuk Cam (Kartalspor)
Ramazan Kursunlu (Ankaraspor)
Serkan Kilic (Kartalspor)
Eser Yayla (Kirsehirspor)
Serdar Sinik (Orduspor)
Ercag Evirgen (Lüleburgazspor)
Cem Karahan (Adanaspor)
Kerem Sarihan (Adanaspor)

En azından Reha Kapsal 2. senesinde görevinin başında. Fuat, Kıvanç ve Taha hatta altyapıdan Timuçin'i de sayarsak 4 kişi var geçen sezondan daha iyi durumdayız bu açıdan. NE diyelim, umut fakirin ekmeği. İstikrar da profesyonellerin.

1 Eylül 2009 Salı

Süper Yedekler #1 Ole-Gunnar Solskjaer



Bir yorumda bunu yazmasını Aceto'ya tavsiye etmiştim o yazmadı ben de bu pası attığımda topun üzerinden atlayan Aceto'nun bu şık hareketine bu can sıkıcı günlerde böyle birşey yaparak başlamaya karar verdim. Yorumdan çok istatistiksel bilgileri olacak bir yazı dizisi olacak.
Manchester United taraftarının "bebek yüzlü katil" lakabını taktığını Ole Gunnar Solskjærk kariyerinin 6 yılı hariç sürekli Manchester United'da oynamış şimdi de reserve takımlarının menajerliğini üstlenmiş. Aynı zamanda kulübün satın alınmasına karşı kurulmuş Manchester United Taraftar vakfının da kurucularından, destekçilerinden.
96 yılında Manchester United'a geldiğinde ilk maçında Blackburn Rovers'a karşı yedek çıktığı maçta oyuna girdikten tam 6 dakika sonra golünü atarak başlangıç yaptı. 96 yılındaki Manchester kadrosunu şak diye aklımdan sayabilirim. O yıllarda muhteşem ikili olan Cantona ve Andy Cole'u kesmeden, ligde attığı 18 golle United'ın şampiyonluğunda önemli rol oynadı ( O sezon Cantona ligde 11 gol attı). 2. senesini sakatlıklar içinde geçirmesine rağmen Newcastle'ın teklifini redederek kırmızı şeytanlar'da kaldı. 98-99 sezonunda Andy Cole, Dwight Yorke ve Sheringham'ın 12 gol attı. Efsanevi oyuna sonradan girip 8-1 kazandıkları maçta Forest'a 10 dakika içinde 4 gol atarak rekor kıran Solksjaer O sezon şampiyonlar ligi finalindeki attığı golle takımını galibiyete taşımış ve United'ın unutulmazları arasına girmişti.
2001 2002 sezonunda Nistelrooy ile ikili başlama şansını bulan Solskjaer bir süre sonra Forlan'ın transferi ve Ferguson'ın Ruud'u tek forvet oynatma isteği ile tekrar kenara oturdu. 2002 - 2003 yılında David Beckham'ın sakatlığında sağ kanatta da oynayan Solskjaer o sezon yaptığı asistlerin yanında 16 gol attı. Bir sonraki sezon sağ kanatta başlayan Ole Pao maçında dizinden sakatlanıp 6 ay kadar top oynamamasına rağmen döndüğü zaman Fa Cup yarı finalinde Arsenal karşısında maçın adamı seçildi. Ağustosta dizinden ameliyat olan Solksjaer böylece 1 sezon yatmak zorunda kaldı. 32 yaşında bir futbolcu için böyle bir sakatlıktan dönmek zordu ameliyatından 15 ay sonra. Sezonun sonlarına doğru 2006'da bir de elmacık kemiği kırılan Solksjaer böylece epey sıkıntılı zamanlar geçirdi. 23 Ağustos 2006'da Charlton'a attığı gol onun 3.5 yıl sonra attığı ilk Premier League golüydü. Bu tarihten sonra gollerine devam eden Solskjaer 2 diz ameliyatı daha oldu, ilki çok küçük çaplıydı ve futbola döndü 2. si ise futboldan emekli olmasına yol açtı.
2006 yılından sonra sözleşmesine antrenörlük çalışmalarının önü açılması maddesi koyulan Solskjaer 2008 yılında A takım forvetlerine antrenörlük yapıyorken şu an Manchester'ın Reserve takımının başında. Norveç Milli takımından teklif almasına rağmen çok erken olduğu için bu teklifi reddetti, Ferguson bir 5 sene daha kalırsa kimbilir belki de onu takımın başında görebiliriz.

Aşağıda Ole Gunnar'ın Manchester United istatistikleri bulunuyor, inceleyin.





İlk 11 Yedek Goller Sarı Kırmızı

Toplam 368 (152) 127 20 1
Lig 235 (86) 91 14 1
FA Kupası 30 (15) 8 1 0
Lig Kupası 11 (3) 7 0 0
Avrupa/diğer 92 (48) 21 5 0